10971,52%1,24
42,05% 0,21
48,51% -0,28
5429,86% 0,00
9047,60% 0,46
 
    Kitapçıların raflarında yer alan 6 kitabı sizler için yorumladım
ATATÜRK’ÜN SIRDAŞI: Okuyacaklarınız bir milletin doğuşu, bir ulusun temeli atılırken yaşanan zorluklar, verilen mücadeleler ve fedakârlıklardır.
MİRAS: Yola çıktığında başka, menzile vardığında başka birisin artık. Yol hikâyeleri böyledir, bunu herkes bilir.
MAYMUNKEŞ: Büyülü gerçekçilikle harmanlanmış bu anlatı, tarihsel karakterlerle kurgusal figürleri ustalıkla bir araya getiriyor.
HAMALIN KARISI: ŞEFİKA: Kitap Şefikalar, Satılar, Saralar, Martalar, Şerif Analar, Salihalar, Ferah Bibiler ve İzmir'in bütün yiğit kadınları, Amazonların torunları el ele verip bu fırsatçılara ve İzmir halkının korkulu düşü Hacı Bey'e karşı direnişe geçiyorlar.
SEVGİ ÜZERİNE: Görücü usulünden aşkla seçilen evliliğe geçiş, yalnızca özel hayatlarımızı değil, toplumla olan bağımızı da yeniden şekillendirdi. İşte bu dönüşüm, yazarın ikinci hümanizm” adını verdiği yeni bir çağın kapısını aralıyor.
DEHŞET APARTMANI: Yeni yuvaları sırlara gebeydi ve gölgelerin arasında gizlenen tehlikeler vardı: Aç, sabırlı ve pusuda bekleyen bir şey. Belki de Manhattan’ın seçkinleri arasında yaşamanın gerçek bedeli buydu…
İşte o kitaplar;

Bir ulusun temeli atılırken yaşanan zorluklar, mücadele ve fedakârlıklar
YAŞAR Gürsoy’dan ATATÜRK’ÜN SIRDAŞI- Kardeşim Fuat. “Zabit, sadece emir almaz. Zabit, halkı düşünür.” – Mustafa Kemal Atatürk. Atatürk, çocukluk, okul ve cephe arkadaşlıklarına her zaman büyük değer verdi. Fuat Bulca da Nuri Conker ve Salih Bozok gibi onlardan biriydi. Atatürk’ün gizli nikâh tanığı, sırdaşıydı. Aynı mahallede büyümüşlerdi. Atatürk, kendisine “kardeşim”, Fuat Bulca da Zübeyde Hanım’a “ana” diye hitap ederdi. Ulu önderin üvey babasından ötürü akrabasıydı... Hapisteki İkinci Abdülhamit’in muhafızlığını üstlendi. Atatürk ile Trablusgarp, Çanakkale, Doğu, Güneydoğu ve Suriye’de bizzat omuz omuza savaş verdi, Kurtuluş Savaşı’nda mücadele etti. Türk Hava Kurumu ve Türk havacılık sektörünün gelişiminde yöneticilikler yapan Fuat Bulca, İş Bankası’nın, Anadolu Sigorta’nın, Türk Eğitim Derneği’nin de kurucu üyeliklerinde bulundu. Bu kitapta okuyacaklarınız bir milletin doğuşu, bir ulusun temeli atılırken yaşanan zorluklar, verilen mücadeleler ve fedakârlıklardır. Gerçek bilgi ve belgelere yer verilen kitap   olayların meydana gelme zamanına göre sıralanmıştır. 280 SAYFA.
(DESTEK YAYINLARI)

Verilen sözler, kurulan dengeler, el yordamıyla yoklanan hisler…
NEJAT İşler’den MİRAS. Bazen sana düşen değil, bulduğun mirastır hak ettiğin. Sene 2000, mevsimlerden bahar. En kıymetli dostu, abisi, evine uğramadan günü bitirmediği Barış Abi ve kızı “Şoför Nebahat” Güler’le, kıvrıla kıvrıla inen Ege yollarında ilerleyen, gencecik bir Nejat İşler. Verilen sözler, kurulan dengeler, el yordamıyla yoklanan hisler… Yakında vadesinin dolacağını bildiği bir dostla gezmek nasıl bir his olsa gerek? Ya şu ileride gözüken, aşkın gölgesi mi sanki? Yola çıktığında başka, menzile vardığında başka birisin artık. Yol hikâyeleri böyledir, bunu herkes bilir. “Bence senden gayet iyi bir baba olur Neco. Sorumluluk sahibi adamsın. Benim gibi değilsin.” “Yok be abi. Baksana, yarınım meçhul. Daha aynı evde bir yıl bile oturamadım. Anamın babamın evine sığınıyorum hâlâ. Diyelim iyi gitti işler, başrol falan oynadım, meşhur oldum. Bizim piyasayı biliyorsun. Rahat vermezler adama da kadına da. Öyle ‘bir ömür boyu’ diye verilen sözler eskidenmiş.” 144 SAYFA.
(MUNDİ KİTAP)

Maymunlar, korsanlar ve krallar arasında sıkışmış bir dünyanın içinden
MUSTAFA Akıllı’dan MAYMUNKEŞ- BİR OSMANLI FANTEZİSİ. Yıllar süren tarihi araştırmaları ve okumalarıyla derinleşen bilgi birikimini, şimdi edebi bir boyuta taşıyarak okuyucularla buluşturmayı hedefleyen yazar, tarih ile fantastik kurguyu harmanladığı ilk romanı ile edebiyat dünyasına adım atmaktadır. Aynı zamanda tarih öğrencisi olan yazar, bu eseriyle okuyucularına sürükleyici bir okuma deneyimi sunarken, tarihî yüzleşmelere kapı aralayan bir yolculuğa da davet etmektedir. Tarihin sisli sokaklarından, hayal gücünün aydınlık vadilerine uzanan bir serüvene hazır olun. Kitap, Osmanlı’nın gizemli dönemlerinde, bir kadırgada başlayıp yeraltı şehirlerine, tarikat entrikalarına, saray sırlarına ve akıllara durgunluk veren bir maymun katliamına kadar uzanan büyülü bir yolculuk sunuyor. Akdeniz korsanları, Kutsal Mızrak efsanesi, gizli cemiyetler, çarpık tarikatlar, yozlaşmış mollalar, aşka susamış şeyhler ve aykırı kahramanlarla dolu bu roman; gerçek olaylardan beslenen ama yazarın zeki ve cesur kalemiyle bambaşka bir boyuta taşınan bir kurgunun ürünü. Büyülü gerçekçilikle harmanlanmış bu anlatı, tarihsel karakterlerle kurgusal figürleri ustalıkla bir araya getiriyor. İroniyle bezeli dili, mizah ile dramı ustaca harmanlayan üslubu sayesinde okuyucuyu bir an bile sıkmadan içine çekiyor. Maymunlar, korsanlar ve krallar arasında sıkışmış bir dünyanın içinden, bugüne dair çok şey söyleyen, heyecan dolu bir roman. Kitap hem geçmişe hem de günümüze bir ayna tutuyor. 152 SAYFA.
(TELOS YAYINLARI)

İzmir valiliğinin ne zor şey olduğunu bir Hasan Paşa bilir, bir de Tanrı…
ERDAL Çakıcıoğlu’ndan HAMALIN KARISI: ŞEFİKA- VE DİĞER BÜTÜN KADINLAR. "Çok işi var Kelami Hasan Paşa'nın, çok... Eh yani, İzmir gibi yetmiş iki milletin bir arada yaşadığı, kimin dost kimin düşman olduğunun belli olmadığı, Atçalı Kel Mehmet Efe belasının onlar bela diyorlar ama Aydın halkı, Mehmet Efe yönetiminden oldukça hoşnut- giderek büyüdüğü ve içinden çıkılmaz bir durum aldığı, payitahttan sonra, limanına en çok yabancı yük ve yolcu gemisinin geldiği, yük doldurup boşalttığı bir kentin valisi, muhafızı olmak hiç de kolay iş değil. Ateşten gömlek sanki... İzmir valiliğinin ne zor şey olduğunu bir Hasan Paşa bilir, bir de Tanrı..." Evet, Hasan Paşa'nın çok işi var... Osmanlı sultanı II. Mahmut'un da öyle... Ama onun tüm yenileşme çabalarına karşın Osmanlı öyle bir açmazda ki... Bir yanda Ruslarla iki cephede birden yürütülen savaş, bir yanda çürüyen devlet yönetimi ve onlarla el ele durumu fırsata çeviren yerli yabancı tüccar takımı, öte yanda da yerel/ ulusal ayaklanmalar içten içe yiyip bitiriyor koca Osmanlı İmparatorluğunu. Ta Kanuni'nin kapitülasyonlarıyla başlayan erime, tüm hızıyla sürüyor. İzmir'in durumu da ülkenin genel durumundan farklı değil... Hasan Paşa İzmir'i huzur kenti yapmakta kararlı ama yetmiş iki milletten oluşan kentin varlıklı takımı rahat bırakmıyorlar ki onu... Ve Haziran 1828'e gelindiğinde de bir yolunu bularak buğdayı karaborsaya düşürüp zam yapıyorlar. İşte kıyamet de o zaman kopuyor... Kitap Şefikalar, Satılar, Saralar, Martalar, Şerif Analar, Salihalar, Ferah Bibiler ve İzmir'in bütün yiğit kadınları, Amazonların torunları el ele verip bu fırsatçılara ve İzmir halkının korkulu düşü Hacı Bey'e karşı direnişe geçiyorlar.
Acaba başarabiliyorlar mı? Yanıtı, romanı okuduğunuzda göreceksiniz... 343 SAYFA.
(KORA YAYIN)

LUC Ferry’den SEVGİ ÜZERİNE- 21. Yüzyıl İçin Felsefe. “Artık milliyetçiliklerin ya da yıkıcı devrimlerin değil; sevgi, yakınlık ve insani değerlerin yön verdiği bir ütopya hayalindeyiz.” Görücü usulünden aşkla seçilen evliliğe geçiş, yalnızca özel hayatlarımızı değil, toplumla olan bağımızı da yeniden şekillendirdi. İşte bu dönüşüm, Luc Ferry’nin “ikinci hümanizm” adını verdiği yeni bir çağın kapısını aralıyor. Birincisi, Aydınlanma’nın, Kant’ın ve insan haklarının akıl ve hukuk hümanizmiydi. İkincisi ise kardeşlik ve sempatiyi merkeze alan, gelecek kuşakların geleceğini hazırlamayı hedefleyen bir hümanizm... Artık milliyetçiliklerin ya da yıkıcı devrimlerin değil; sevgi, yakınlık ve insani değerlerin yön verdiği bir ütopya hayali... Yazar, bu kitapta yeni çağın felsefi temellerini tartışıyor, “aşk devrimi”nin yalnızca bireysel hayatlarımızı değil, insanlığın ortak geleceğini de nasıl değiştirdiğini gösteriyor. 216 SAYFA.
(BEYAZ BAYKUŞ YAYINLARI)

New York’un kalbinde bir bina değil capcanlı bir kâbus yükseliyor
NAT Cassidy’den DEHŞET APARTMANI. Ana ve Reid’in hayatı, ilk çocuklarının zorlu doğumuyla altüst olmuştu. Doğumda felç kalan Ana hem bebeğine hem de bedenine büyük bir öfke besliyordu. Evlilikleri de bu süreçte parçalanmaya başlamıştı. Fakat aldıkları müjdeli bir haber her şeyi değiştirecekti. New York’un en prestijli apartmanlarından biri olan, Central Park manzarası ve gözalıcı mimarisiyle ünlü Deptford’da uygun fiyatlı bir daire kazanmışlardı. Herkesin hayalini kurduğu bu fırsat, şanslarının nihayet döndüğünü mü gösteriyordu? Ama yeni yuvaları sırlara gebeydi ve gölgelerin arasında gizlenen tehlikeler vardı: Aç, sabırlı ve pusuda bekleyen bir şey. Belki de Manhattan’ın seçkinleri arasında yaşamanın gerçek bedeli buydu… “Dehşet Apartmanı, klasik korkuya saygı duruşunda bulunurken Manhattan’daki bir gökdelene 2020 sonrası kaygıları dolduruyor. Cassidy öyle ürkütücü bir kitap kaleme almış ki en korkunç olan şeyler insanların (ya da insan olmayanların) kalbinin içinde saklı.” –Paul Tremblay. 440 SAYFA.
(NOX YAYINLARI) 
//
