11238,36%0,44
42,58% 0,04
49,54% -0,04
5761,21% 0,44
9278,67% -0,18
BOYUN EĞMEYEN KADINLAR: Bu kitap, çiçek açmak için bekleyen tüm kadınlar için...
MÜJDE KUŞU: "Bir müjdeyi taşımak için büyük kanatlar değil güçlü bir yürek gerekir."
İHANET MAKAMI: Hicaz, rast, nihavent, ihanet… Klasik Türk musikisinin makamlarıyla mühürlenmiş sayfalarda masalın zarafeti korkunun gazabına karışıyor.
KIRIK ZAMAN AYNASI: Kitap, insanın kendine bakma cesaretini anlatan şiirsel bir roman. Her sayfası, okuru kendi aynasına davet ediyor.
KIZILBAŞLIK: Bu çalışmada Kapıkulları için yapılandırdıkları Bektaşiliğin kuruluş, gelişim ve sonuç evrelerini anlatmaktadır.
BUNU DÜŞÜNMEK İSTEMEZDİM: Yazar, hüzünlü olduğu kadar şaşırtıcı bir mizah duygusuyla da dolu bu romanda okurlara acı ve yas kadar hayata yeniden tutunabilmenin, sevginin ve iyileşebilmenin de hikâyesini anlatıyor.

BAHAR Eriş’ten BOYUN EĞMEYEN KADINLAR- Dahice Dedikodular 1. Tarih boyunca deha denilince akla hep erkekler geldi. Oysa aynı sayfaların kenarlarında, sessiz ama sarsılmaz bir ışık vardı: Evlerin duvarlarını aşan, kalıpları yıkan, görünmez kılınmış kadınlar. Suat Derviş’ten Frida Kahlo’ya, Furuğ Ferruhzad’dan Malala Yusufzay’a, Maryam Mirzakhani’den Temple Grandin’e… Zorluklara direnen, önyargıları aşan, kendi yolunu açan kadınların hikâyeleri bu kitapta buluşuyor. Eriş, bu kez tarih boyunca bastırılmış kadın dehaların izini sürüyor; unutturulmuş zihinleri, görmezden gelinen sesleri yeniden görünür kılıyor. Ve Brontë kardeşlerin mezar taşında yazılı o sözü hatırlatıyor bize: “Dayanma cesaretiyle…” Bu kitap, çiçek açmak için bekleyen tüm kadınlar için... 168 SAYFA. (ALFA YAYINCILIK)

RAMAZAN Gülten’den MÜJDE KUŞU. "Bir müjdeyi taşımak için büyük kanatlar değil güçlü bir yürek gerekir." Yolların çıkmaz, kapıların kilitli olduğu Kapalı Kapılar Ülkesi'nde yüreği sevgi dolu bir insan yaşıyor. Tek isteği ailesine kavuşmak ama oradan ayrılmak o kadar kolay değil... Onun avlusunu ziyaret eden Yavru Serçe de; sevgisini, umudunu, özlemini ailesine götürmek için küçük kanatlarını açıyor ve bu büyük maceraya atılıyor! Pınar ve Ramazan Gülten, Maya ve tüm çocuklar için umudun hikâyesini özlemle kaleme alıyor. 228 SAYFA. (KIRMIZI KEDİ YAYINLARI)

MURAT Baykan’dan İHANET MAKAMI. Tarsus’tan Konstantiniyye’ye, Şahmeran Hamamı’ndan Yılanlı Sütun’a, Kız Kulesi'nden Kız Kalesi'ne uzanan, İstanbul’un yasak dehlizlerinde ve Mardin’in dar sokaklarında dolaşan bir sır. Yılanın akıl çelen fısıltılarıyla insanlığın aç gözlülüğü iç içe geçerken, Şahmeran’ın sırlarla dolu hikâyesi asırları kana bulayan bir ailenin ağıtına dönüşüyor. Hicaz, rast, nihavent, ihanet… Klasik Türk musikisinin makamlarıyla mühürlenmiş sayfalarda masalın zarafeti korkunun gazabına karışıyor. Yazar kaleme aldığı bu ilk romanında Şahmeran'ın efsanesini yeniden ama bu kez kanla yazıyor. "Son yudum da gırtlağından aşağı süzülürken gözlerini yumup ruhunu teslim edeceği anı beklemeye koyuldu. Belki bir başka diyarda, Kaf dağının ardında, cinleri ve ejderleriyle onu bekleyen Yemlihasına kavuşacaktı artık. Onun yanından ayrılmak, handiyse ondan kurtulmak, insanların arasına dönmek için Şah’a yalvardığı vakitler geldi aklına. Mahcup oldu. Neyse ki şimdi yılanları insanların, insanları yılanların insafına bırakıp gidecekti. Ama öyle olmadı." 424 SAYFA. (BİLGİ YAYINEVİ)

FATMA Efe Nergiz’den KIRIK ZAMAN AYNASI. Ayna, mağaranın en eski müdavimidir. Her giren, Tanrıdibi gibi kendini bulur onda. Zamanın kilidini açan bir iç görüye dönüşür ayna; iki gözlü, çok dilli bir kılavuz gibi elinden tutar, alarga misali açılan Uçmak Ovası'na sürükler sizi. Bu yolculuk, aynaya bakmak gibidir: Her seferinde parçalanmış bir kitabın sayfasına varmak, dağılmış şirazeyi usulca yerine oturtmak, ebedi bir bütünlüğün eşiğine varmaktır. Gerçek mi düş mü bu yol? Bir samurun haykırışında, doğanın sarsılmaz sadakatinde, Kuzgunun temkinli kanadında, dumanı pembe tüten bir köy evinde, uzayın evrenlerine takılan o akılda, lalin anlaşılmayan kelimelerinde gizlidir bu yolculuk. Her biri kırık bir aynadan yansıyan zaman parçalarıdır. Yazarın kaleme aldığı kitapta, insanın kendi gölgesiyle yüzleştiği o derin anlara tanık olacaksınız. Aynada kendi yansımanızla karşılaştığınızda, zamanın acısına dokunacak ve belki de bir söğüt ağacına dönüşmeyi seçeceksiniz. Kitap, insanın kendine bakma cesaretini anlatan şiirsel bir roman. Her sayfası, okuru kendi aynasına davet ediyor. 256 SAYFA. (ÇINAR YAYINLARI)

UMAR Ö. Oflaz’dan KIZILBAŞLIK. Bu kitap, Oğuz Türklerinin “Atalar İnancı”ndan kaynaklarını alan ve insanlığın kök kültürüyle akraba olan Kızılbaşlığın; iftiralardan, karalama ve uydurmalardan arındırılarak, kendi gerçek varoluşunu gün yüzüne çıkartma çalışmasıdır. Bu çalışma aynı zamanda Osmanlıların; Kızılbaş Velilerinin Anadolu’ya ilk yerleşim dönemlerindeki varoluş, yönetim ve “kolonizatörlük” –yurt edinme– çalışmalarını örnek alarak, Kapıkulları için yapılandırdıkları Bektaşiliğin kuruluş, gelişim ve sonuç evrelerini anlatmaktadır. Son olarak da amacımız, on beşinci yüzyılın sonlarıyla on altıncı yüzyıl boyunca, birbirlerinin can düşmanı olan ve Anadolu topraklarını kan gölüne çeviren, Bektaşi Tarikatı’ndaki Kapıkulları ile Anadolu Türk halkının inançsal mücadeleleri ve Türklerin yenilgiler sonucu inançsal değişim ve bölünmeye uğrayışını gözler önüne getirmektir. Türk halkının bir bölümü Sünni İslam’a geçerken, diğer bölümünün Bektaşiliğe evriliş sürecini, onlarla önce yol birliği ve 1826 “Vaka-i Hayriye” olaylarından sonra da kader birliği ederek bugünlere gelişini okuyucuya aktarmaktır. 304 SAYFA. (PİA YAYINLARI)

JENTE Posthuma’dan BUNU DÜŞÜNMEK İSTEMEZDİM. Ya ikizlerden biri yaşamak istemiyorsa? Diğeriyse onsuz yaşayamazsa? Bu soru yazarın son derece yalın bir dille kaleme aldığı romanının merkezinde yer alıyor. İkizi yakın zamanda intihar eden anlatıcı hem kendi yaralarını sarmak hem de kardeşinin hayatına neden son vermek istediğini anlayabilmek için çocukluklarını yad etmeye başlıyor, yetişkin hayatlarının ayrıntılarında ipuçları arıyor, kardeşinin mutluluğu bulmak için nasıl çabaladığıyla, yaşadığı hayal kırıklıklarıyla yüzleşiyor. Yazar, hüzünlü olduğu kadar şaşırtıcı bir mizah duygusuyla da dolu bu romanda okurlara acı ve yas kadar hayata yeniden tutunabilmenin, sevginin ve iyileşebilmenin de hikâyesini anlatıyor. 2024 Uluslararası Booker Ödülü ve 2021 Avrupa Birliği Edebiyat Ödülü’ne de aday gösterilen Bunu Düşünmek İstemezdim’i Hollandaca aslından çevirisiyle sunuyoruz. “İkiz kardeşlerin bu benzersiz hikâyesi, ince bir mizah ve yürek burkan hüzünle örülü. Nadir rastlanan bir roman. Posthuma gerçek bir edebi cevher.” Herman Koch. “Bu romanı ortalama bir yas romanından ayıran şey, tam manasıyla gerçekçiliği. Posthuma, çağrışımlarla hareket ediyor, felsefe yapıyor, anıları gündelik eylemlerle ilişkilendiriyor, filmlerden ve televizyon dizilerinden alıntılar yapıyor ve o kendine has üslubuyla karakterlerimizin karmaşık dünyalarını yorumlamaya çalışıyor. Posthuma az, çoktur diyor ve bizi sıra dışı bir romanla baş başa bırakıyor.” The Telegraph. 216 SAYFA. (KORİDOR YAYINCILIK)